Kübizm Nedir?

Parçaları her ne kadar birbirini tamamlayacakmış gibi dursa da yanlış birleştirilmiş bir puzzle hissi vermedi mi size de? Aslında tam da bu kübizm sanatının bizlere yansımasıdır. Dış görünüşten çok, iç dünyayı yansıtmak… Manzara ya da olayın parçalara ayrılması, sonra da sanatçının hissiyatına bağlı olarak tekrar birleştirilmesiyle bizlere aktarılır. Genellikle de geometrik şekillerle bu aktarım gerçekleştirilir. Kübizm’de renk oyunları yerine nesnelerin geometrik yapısı ön plana çıkarılmıştır. Nesnenin dışarıdan göründüğü gibi aktarıldığı durumlar ise sanatçının etkisini kaybettiğinin kanıtı niteliğindedir. Kübizmin asıl amacı, nesneleri izleyicinin bulunduğu yerden görebileceği biçimde değil, değişik şartlarda ve başka açılardan görülebilecek özellikleriyle de ortaya koymaktır. Resme dördüncü boyut olarak zamanı katmanın çabası vardır. Bu nedenle resimler par¬çalanır, dışa katlanıp açılır, önden ve arkadan gösterilir. Biçim ise tümüyle ressamın egemenliğindedir. Kübizmde konu fazla önemli olmamıştır. Bu nedenle de sürekli aynı konular ele alınmış, ilk kübist tablolar birbirinin tekrarı gibi görünmüştür. Bu da kübist sanatçıların sadece biçim değişikliğine gittiğini açıkça ifade etmiştir.

Adını sıklıkla duyduğumuz ünlü ressam İspanyol Pablo Picasso’da bir kübist sanatçısı olup bu sanat akımını Paris’te Fransız Georges Braque ile meydana getirmiştir. Küçük yaşlardan itibaren resim yapmaya başlaya Picasso’nun ilk resimlerinde Uzakdoğu ve Japon ressamlarından etkilendiği görülmektedir. Sanata dinamik bir akım gelmesi gerektiğini düşünen Picasso, Georges Braque ile kübizmin temellerini atmıştır.

Ünlü ressam Pablo Picasso’nun kübizm dönemindeki eserlerinden birini inceleyecek olursak masada ekmek ve meyve tabağı bulunan bir resim gözüme çarptı. Merkezi perspektife oturtulan resim, nesnelerin gözle görülenin dışındaki formlarla görülmesine neden olmuş. Masanın üstü karşıdan bakılmasına rağmen sanki üstten görünüyormuşçasına ortadadır.

Kübizmin etkileri ilk olarak resim ve heykel gibi sanat dallarında görülse de daha sonradan edebiyat ve mimari alanlarında da yoğun bir şekilde hissedilmiştir. Edebiyatta Kübizmin öncüsü Guillauma Apollinairedir. Apollinaire şiir ile Kübizmi bir araya getirerek edebiyat alanında büyük bir farklılık oluşturmuştur. Bu şiir bir kadın şapkası şeklinde sergilenmiştir. Kübizm akımı her ne kadar edebiyatta büyük bir yenilik olsa da uzun ömürlü olmamıştır. Hatta Türk Edebiyatında Kübizmin akımını temsil eden eserler meydana gelmemiştir. Kubizm sanatı edebiyatın akla ve mantığa uygun olarak yapılmasını savunmakta ancak söylenemeyen bir sözü de hayal gücü ile desteklemektedir. Noktalama işaretlerine yer vermemekte ve her türlü yeniliği de kabul etmektedir. Kübizm sanat akımı, sanatın her dalında etkisini hissettirse de resim ve mimari dışındaki alanlarda varlığını pek fazla sürdürememiştir. Bu kısa solukluluğun Kübizmin bir yüzey sanatı olmasından kaynaklandığı söylenebilir.

Kübizm, geniş bir kitleye sahip olmuş ve etkisini gösterdiği süreçte kendisine çok sayıda savunucu bulmuştur. Bu savunucular başta resim alanı ile başlamış sonrasında ise edebiyat alanına yayılmıştır. Kübizm akımının öncüsü de olan ünlü ressam Pablo Picasso, Georges Braque, Juan Gris, Albert Gleizes ve Fernand Leger kübizmi desteklemiş ressamlar arasında yer alır. Bunun yanı sıra; Apollinaire, Max Jacob, Jean Cocteau ve Blaise Cendrars ise kübizmi desteklemiş yazarlar arasında yer almaktadır.