Hazırlayan: Safiye ÇETİN
Howard Schultz, 19 Temmuz 1953’te Brooklyn, New York’ta doğdu.
Babası bir dönem askerlik yaptıktan sonra kamyon şoförlüğü yaptı. Annesi ise ev hanımıydı. İki kardeşiyle yoksulluk içinde yaşayan Howard Schultz’ün bir zaman sonra dünyanın en varlıklı insanlarından biri olacağını o zamanlar kimse tahmin edemezdi.
Schultz, bu yoksulluktan kurtulmanın çok zor olduğunu o yaşlarda biliyordu. Ancak başarılı olma isteğinin önünde hiçbir şey duramadı.Howard, çocukken babasının iş arama süreçlerini yakından izledi. Babası, o 7 yaşındayken ayağını kırdı ve ailenin sigortası olmadığı için zaten fakir olan aile daha da zor duruma düştü.
Babamın yaşadığı o günleri hatırlıyorum da gerçekten üzülüyorum. Sıradan bir işçi olduğu için hak ettiği muameleyi hiçbir zaman göremedi.
12 yaşında ilk kez çalışmaya başlayan Howard, gazete dağıtıcılığı yaptı ve bir süre kafelerde garsonluk ve komilik yaptı. 16 yaşında bir kürk dükkanında çalışmaya başlayan Howard, burada çalışırken bir yolunu bulup başarılı olması gerektiğini iyice idrak etti.Fiziken güçlü yapılı olması ve sporcu kişiliği nedeniyle Northern Michigan University’den burs kazandı ve burada iletişim bilimleri okudu.
1975’te mezuniyetinden sonra Xerox firmasında 3 yıl satış danışmanlığı yaptı. Bir kahve dükkanı zincirinde pazarlamacı olarak çalışan Howard Schultz, Milan şehrine yaptığı bir seyahatte buradaki küçük kahve dükkanlarından çok etkilenmiş. ABD’ye döndüğünde bu fikri kendi şirketine sunmuş. Şirket bir pilot şube açmayı kabul etmiş ancak sonuçlardan etkilenmemiş. Bu sebeple başka şubeler açmak istememişler.
Bir yıl sonra Starbucks’un sahipleri şirketi satmaya karar verdi. Zira şirketin yönetiminin altından kalkamıyorlardı. Schultz, şirketi satın almak için gerekli olan 4 milyon doları yatırımcılardan almaya çalıştı. Şirketin ilk yatırımcılarından biri ise Bill Gates oldu.
Şirkete kızan Schultz görevinden istifa etmiş ve kendi şirketini kurmak için yola çıkmış. Ancak eşi ilk çocuğuna hamile olan girişimci 400 bin dolarlık bütçeyi bulmakta zorlanmış. Daha sonra çalıştığı eski kahve şirketinin kurucuları ona yardım etmeye karar vermiş ve yatırımcı olmuşlar. 2 yıl sonra ise sahip oldukları çay şirketine yoğunlaşmak için kahve şirketini Schultz’a satmayı teklif etmişler. Howard Schultz 1988 yılında Starbucks isimli bu şirketi almayı kabul etmiş.Ve şirketin sürekli iyilesmesini yaşam felsefesi haline getirmişti.
Zira Schultz, insan faktörüne büyük önem veriyordu. İnsanlar iş modelini ve Starbucks sistemini severlerse markayla duygusal bir bağ geliştirirler diye düşünmekteydi. İnsanların markaya güvendiklerine inanıyordu. Dahası, sırf kahvenin kalitesine değil, Starbucks’ın kendisine güvendiklerini düşünmekteydi.Ayrıca takım ruhuna da büyük oranda inanıyordu. Haftada en az 20 saat çalışan tüm personele sağlık sigortası yapıldı. Üstün performans gösteren çalışanlara şirketten hisse senedi verme uygulaması başlattı.
Başarı için belli bir reçete yoktur. Ancak tecrübelerim sıfırdan bir iş kurup onu dünya markası haline getirmenin oldukça mümkün olduğunu gösteriyor.
Görüş Bırak